Prof. Dr. İlber Ortaylı
2 Ekim 2011
Gençler onu iyi izlemeli
Duayen sanayici Asım Kocabıyık ahlak ve disiplini hiçbir zaman bırakmadı. Onun kuşağının gençleri, Türkiye olmadan hiçbir iş yürütemeyeceğini idrak etti, eğitime büyük önem verdi.
Bugünkü Türkiye sanayiinin önde gelen ve yaşayan duayeni Asım Kocabıyıktır. 1924 yılında Afyonun merkeze yakın yüz haneli Tazlar köyünde dünyaya geldi. Şunu söylemek gerekir; Batı Anadolunun Türk köyleri 1930larda bile iyi kötü bir okula sahipti, doktor olmasa da bazı tıbbi hizmetlerden ve şehir çevresinden soyutlanmış değildi. Bu bölgede beslenme normları da düşük değildi. Kaldı ki bu dünyanın insanına çevreden soyutlanma fırsatı da tanınmadı. İmparatorluğun yıkıldığı bir dizi savaşın, Balkan ve I. Dünya savaşlarının dramını yoğun olarak yaşadılar.
Kalan kuşaklar olağanüstü gayretli olmak zorundaydı. Erkek çocuklar mevcut okula mutlaka gönderildi, didindiler. Bazısına kasabada bir zanaat öğretildi. İsteği olan, civarda kasabadaki ortaokula yürüyerek devam etti. Cumhuriyetin ilk 30 yılında milli eğitime askeri masraflardan daha çok önem verilirdi. Yatılı ortaokullarda ve ancak büyük vilayet merkezlerinde bulunan liselerde gençler okudu. Konya, Kastamonu veya Afyon gibi liselerde okuyan yetenekli gençlerin İstanbuldaki liselerdeki eğitimden daha düşük bir eğitim aldığı söylenemez. Nitekim Türkiyenin mühendis başbakanları Türkiyenin taşra liselerini bitirmiş başarılı gençlerdir.
Asım Kocabıyık bey de benzer şartlarda İstanbul İktisat Fakültesine kadar adım attı ve bu okulu bitirdi. Fakir bir ailenin çocuğu sayılmaz, babasının bir işi vardı. Asım bey müteşebbis ruhlu, çalışkan ve mütevazı yaşamı seven bir kişiliktir; nitekim babasının işini büyüterek Borusan gibi uluslararası bir sanayi kuruluşu yarattı. Gençliğinde sıkıntılı Amerika ve Avrupa günlerinde yabancı dili öğrendi ve bu disiplinli hayatı devam etti.
Hiç şüphesiz ki ölçülü hayat yaşayan bir patronun, işçileri ve diğer görevlileriyle ilişkileri de hem anlayışlı hem de kayırmacılıktan uzak olur. Türkiyede devlet sektörü kadar maalesef özel sektörde de sadece liyakat değil, yakınlık ilişkileri de rol oynar. Bu ayrımcılıktan kurtulan işadamları başarılıdır. Grevlerle geçen 70li yılları Borusan bu nedenle atlattı. Çünkü patronun kişiliği mütevazı ve adildi. Sezai Türkeş ve Fevzi Akkaya gibi kuruluşlarda da (STFA) bu özelliği gözlemek mümkündür.
Rumelihisarındaki Perili Köşk güzel bir sanat galerisi oldu
Eğitime önem verir, hem çalışanlarını hem de Türk gençlerinin eğitim görmesine dikkat eder. Türkiyenin yarım asrı geçen ömre sahip kuruluşları, eğitim kurumlarına gerçekten önem veriyor. Dahası kültürel faaliyetlere de yöneliyorlar. Borusanın kurduğu orkestra çağdaş filarmoni orkestralarının düzeyine yükseldi ve gerek üyeleri gerekse şefleri itibarıyla herhangi bir virtüözle konser verebilirler. Şu sıralar Rumelihisarındaki Perili Köşk, Borusanın sayesinde güzel ve uyumlu bir sanat galerisi olarak şehre kazandırıldı.
Asım Kocabıyık neslinin gençleri, Türkiye olmadıkça ne yetişebileceklerini ne de herhangi bir işi götürebileceklerini hayatları boyu idrak ettiler. Zaten bu anlayışın dışına çıkanlar da elenip gittiler. Türkiyede insanlarımızın çoğunda maalesef bir noksan vardır. Uzun vadeli düşünemezler. Uzun vadeli düşünmek sadece niyetlenmekle olmaz, aksine uzun geçmişi tanımak ve benimsemekle olur. Asım Kocabıyık tarih ve sanat tarihi zenginliğimizi korumanın, onları inceleterek tanıtmanın önemini kavramıştır. Bu anlamda gerçekten vaktini ve maddi zenginliğini ayırmakta tereddüt etmez.
Memleketimizde ve yurtdışında Kocabıyık başlığını taşıyan pahalı ve üstün baskılı, değerli desenli sanat tarihi rehber kitapları başta Ertuğların usta ve dünyaca hayran olunan fotoğraf albümleri, birçok seminer ve konferanslar bunun göstergesidir. Modern Türkiyenin, bir vatan ve millet sevgisi ve dünyadaki gelişmelere açık olmakla birlikte başarılabileceğini anlayanlardandır. Eğer onun iş alanı dışındaki birçok insan da Asım beyi seviyor ve saygı duyuyorsa bunun nedeni budur ve genç kuşaklara örnek davranışı da budur.
Sanayinin duayeni bence hem yetişen gençler hem de genç sanayiciler tarafından iyi tanınmalı ve izlenmelidir. Zira teşebbüs-ü şahsi / özel girişim denen olgunun ana unsuru işletmecilik, muhasebe, finans bilgisi ve mühendislik olabilir ama onlar kadar önemlisi ahlak ve kişisel disiplindir.
Müslüman ve Hıristiyan Kudüslülerin ortak özlemi
1187 yılı ekim başlarında Selahaddin Eyyubi muzaffer komutan olarak Kudüse girdi. Şehir 90 yıla yakın bir zaman Kudüs Krallığı olarak Haçlılar tarafından idare ediliyordu. Kral IV. Baldwin onulmaz bir deri hastalığından ölmüş, taht da damadı Guy de Lusignana geçmişti. Lusignanlar Kudüsten sonra Çukurovayı ve Osmanlı fethine kadar Kıbrıs krallığını yöneteceklerdi.
Haçlılar Kudüste kaba ve içe dönük bir yönetim sergilediler. Kendi adetleri ve dünyalarının dışına çıkamadılar; sadece Müslümanlar ve Yahudilere değil, yerli Hıristiyanlara bile hayatı zehir ettiler. Bu nedenle temmuzda Hıttin Savaşında Haçlı ordusunu yenen ve iki aylık kuşatmadan sonra şehre giren Selahaddin Eyyubiyi sadece şehrin Müslümanları değil, Kudüsün Hırıstiyan eski halkı dahi mutluluk dolu bir tezahüratla karşıladı. Hakim zümre olan Avrupalı Haçlılara dahi Selahaddin Eyyubi alicenap bir muamele gösterdi. Kudüsün bu yeniden fethi İslam tarihinde kalıcı bir parlak olaydır.
Bugün dahi Kudüsün Müslüman dünyası, Filistin Hıristiyanları ile birlikte aynı özlemi taşıyor. Duygular ve umut mühim ama şartlar aynı mı? Bunu tartışmak gerekir. Kudüsün yeni yöneticileri huzursuz, eski şehrin surları içine çok ihtiyatla ve belirli kapılardan girip çıkıyorlar. Ama gidecek yerleri olmadığını bilen
bir grup. Kısacası 21inci yüzyılın Kudüsü, 11.-12. yüzyıla benzeyen
ama katiyen paralel olmayan şartlara sahip bir belde.
Bu yazı 6,338 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
20 Kasım 2011
Ülkeyi ıslah eden padişah
-
13 Kasım 2011
Büyük savaşın bitişi
-
6 Kasım 2011
Padişaha bayramda at hediye edilirdi
-
30 Ekim 2011
Temel ilke: Eser yerinde ağırdır
-
23 Ekim 2011
Bizim emperyal prensesimiz
-
16 Ekim 2011
Bakü günleri
-
9 Ekim 2011
Türkiyenin anayasaları nasıl hazırlandı?
-
2 Ekim 2011
Gençler onu iyi izlemeli
-
25 Eylül 2011
Hiçbir zaman efsaneleşmedi
-
18 Eylül 2011
Bir asır sonra Trablusgarp Savaşı
-
11 Eylül 2011
Kamhi ailesine yapılan çirkinlik
-
4 Eylül 2011
Zamanın farkında olmak
-
28 Ağustos 2011
Ağustos ayı ve II. Dünya Savaşı
-
21 Ağustos 2011
Çokbilmişler ve İstanbulun kamusal binaları
-
14 Ağustos 2011
Hataydaki büyük görgüsüzlük
-
7 Ağustos 2011
Güney İtalya ve Osmanlılar
-
31 Temmuz 2011
Norveçteki caninin bize gösterdikleri
-
24 Temmuz 2011
Türk dostu Macaristan veliahtı
-
17 Temmuz 2011
Cem Sultanın trajik hayatı
-
10 Temmuz 2011
Kudüsün fethi
Yorumlar
+ Yorum Ekle