En Sıcak Konular

Prof. Dr. İlber Ortaylı


Prof. Dr. İlber Ortaylı
19 Haziran 2011

Seçimin bilmecesi MHP



Seçimlerde yüzde 13 oy alan MHP’nin bugünkü toplumsal tabanı tam bir bilmece, bu bilmeceyi de ancak partinin kendi çözebilir

Milliyetçi Hareket Partisi’nin son devir Osmanlı tarihindeki İttihat ve Terakki gibi Türkçü bir parti ile doğrudan ilişkisini kurmak mümkün müdür? Hemen cevap verelim; Cumhuriyet Halk Partisi ve Demokrat Parti, İttihatçıların son dönemdeki Türkçülüğü ile ne kadar ilgili ise MHP’ninki de o kadar olabilir. MHP dün ve bugün İttihat ve Terakki mirası ile kadrolarının oluşumu ve devraldığı kişilerle değil, ancak bu tarihi mirası bilincine yerleştirerek bağ kurmuştur. Ama 1944 yılı 3 Mayıs olayları ve ardından gelen tutuklamalar, 20’nci yüzyılın ikinci yarısında MHP’yi oluşturan kadroların doğduğu bir ortam olarak nitelendirilebilir.

Türkeş partiyi ele geçirdi
1950’lerde Türkçü kadroların CHP ile soğukluğu hatta husumeti malumdur. Ama DP iktidarı ve zihniyetine de çok yakın oldukları söylenemez. 27 Mayıs darbesini hazırlayan Milli Birlik  Komitesi içinde Alpaslan Türkeş, Dündar Taşer, Muzaffer Özdağ gibi subayların konumu da bu durumu belirler. Sivil ve akademik çevrede bu biganelik (aldırmazlık) daha barizdi. 
İstanbul ve Ankara muhitinin gelecekteki MHP’yi oluşturacak okumuş kadroları DP’den uzaktı. Onlar 1950’lerde iktidara uzak, kendilerini kenara itilmiş okumuşlar olarak görürlerdi. 1946 seçimlerinden sonra TBMM’de oluşan Demokrat Parti grubu içinde bazı huzursuz milletvekilleri Millet Partisi’ni teşkil ettiler. Bunların içinde göze batan, DP listesinden bağımsız giren Mareşal Fevzi Çakmak ve Osman Bölükbaşı’ydı. Millet Partisi, CHP-DP çizgisinin yarattığı yabancılaşmaya karşı çıkan, muhafazakar bir kuvvetti. Ama cılız kaldı. Bir ara Remzi Oğuz Arık’ın Köylü Partisi ile birleşerek Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi adını aldı. Bu partinin 1960’lı yılların başında önce aralarına davet ettiği, sonra çığ gibi bendini aşarak teşkilatı ele geçiren MHP’lilerle birebir kimlik aynileşmesi de olamaz.
Milli Birlik Komitesi’nin sürgündeki 14’leri, başta Alpaslan Türkeş olmak üzere partiyi ele geçirdiler. Arkalarındaki kadrolar onları oraya taşıdı. 8-9 Şubat 1969’da Adana’da yapılan büyük kongrede partinin adı MHP oldu. Türk siyasi tarihinde ilk defa görülen bir niteliği vardı, gençlik kolları çok ağırlıklıydı. Parti hiyerarşisi çağdaşı olan Adalet Partisi hatta CHP’ye bile benzemeyecek kadar katıydı.

Demirel’i rahatlattılar
Buna rağmen partinin gördüğü siyasi ilgi hep sınırlı kaldı. Milli bakiye sisteminin getirdiği destekle 1965 seçimlerinde 11 kişi parlamentoya girerek grup kurmuştu ama etkili bir politika yapamadılar ve 1969 seçimlerinde lider Alpaslan Türkeş tek başına Meclis’e girebildi. Bu dönemde çok etkin oldukları söylenemezdi.
Lakin 14 Ekim 1973 seçimlerinde yüzde 3,5 oyla meclise üç kişi girdiler. Türkiye demokrasisinin bu çalkantılı döneminde üç milletvekilinin ikisi Süleyman Demirel’in Milliyetçi Cephe koalisyonunda yer aldı. Doğrusu Milli Selamet Partililerin ve hatta Güven Partililerin aksine, Demirel’i çok rahatlatan ılımlı bir ortaklık sergilediler. MHP bu dönemde bürokrasiye yerleşti. Bunu zamanın yorumcuları çok aşırı betimlemelerle ortaya koyarlar. Oysa tipik Adalet Partili bürokratla MHP taraftarı olanın farkı neydi? Türkiye bürokrasisi MHP kanadından sunulan üyelerini de fazla sorun çıkarmadan kabul etmeye hazırdı.
1970’li yıllar boyunca çatışma CHP ile MHP arasında geçti. Aslında CHP’nin arkasındakiler de bir ölçüde CHP’ye sığınan çeşitli politik gruplardı. 1980 darbesi solcuları da MHP’lileri de cezalandırdı. Bu müşterek mağdurluk ileride kısmen bir uzlaşma ve sulh ortamı yaratabildi mi? Belki evet ama onu da fazla abartmamak gerekir.

Sözde liberal gruplar
Türkeş’in ölümünden sonra MHP kadrolarından ülkücüleri atmasa da kenara iteledi. Karşılıklı şüphelere rağmen Ecevit’in son başbakanlığı döneminde MHP münafereti oldukça azaldı. Hatta bazıları çoktandır MHP seçmenini de ele alan Ecevit’i MHP başkanı olarak görmek istediklerini fısıldıyorlardı. Türkiye’nin eski genç kadroları şiddeti bir kenara koymuşlardı.
Bugün ise o zamanki kadrolar, bazı AKPliler ve solcularla da bir araya gelerek sözde “liberal” gruplar bile kuruyorlar. Bunun niteliği üzerinde durmak gerekir. Hırs her şeyi yaptırır. Son seçimlerde bazı protestocu gruplar hayatları boyu uzlaşma belirtisi göstermedikleri hatta nefret ettikleri MHP’ye rey verdiler. MHP yüzde 13 oranındaki oyla TBMM’de grubunu kuracak. Nasıl bir muhalefet yapacağını ve başarısını kadrolaşma, söylem ve planlama faaliyeti gösterecek. Şu anda toplumsal tabanı itibarıyla hâlâ bir bilmece, bu bilmeceyi ise bu parti ancak kendi çözer ve rengini ortaya koyar.


Bu yazı 5,613 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 20 Kasım 2011 Ülkeyi ıslah eden padişah
    • 13 Kasım 2011 Büyük savaşın bitişi
    • 6 Kasım 2011 Padişaha bayramda at hediye edilirdi
    • 30 Ekim 2011 Temel ilke: Eser yerinde ağırdır
    • 23 Ekim 2011 Bizim emperyal prensesimiz
    • 16 Ekim 2011 Bakü günleri
    • 9 Ekim 2011 Türkiyenin anayasaları nasıl hazırlandı?
    • 2 Ekim 2011 Gençler onu iyi izlemeli
    • 25 Eylül 2011 Hiçbir zaman efsaneleşmedi
    • 18 Eylül 2011 Bir asır sonra Trablusgarp Savaşı
    • 11 Eylül 2011 Kamhi ailesine yapılan çirkinlik
    • 4 Eylül 2011 Zamanın farkında olmak
    • 28 Ağustos 2011 Ağustos ayı ve II. Dünya Savaşı
    • 21 Ağustos 2011 Çokbilmişler ve İstanbulun kamusal binaları
    • 14 Ağustos 2011 Hataydaki büyük görgüsüzlük
    • 7 Ağustos 2011 Güney İtalya ve Osmanlılar
    • 31 Temmuz 2011 Norveçteki caninin bize gösterdikleri
    • 24 Temmuz 2011 Türk dostu Macaristan veliahtı
    • 17 Temmuz 2011 Cem Sultanın trajik hayatı
    • 10 Temmuz 2011 Kudüsün fethi

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,391 µs