Prof. Dr. İlber Ortaylı
17 Temmuz 2011
Cem Sultanın trajik hayatı
Asırlar geçti ama bugün bile Osmanlı hanedanı üyeleri onun torunlarını aralarına kabul etmez. Cem Sultandan beri Osmanlı kardeş kavgasından çok korkar
Osmanlının olsaydı, kalsaydı diye kendinden söz ettiren şehzadelerinden, şehzadelere de sultan unvanının verildiği son simalardandır. Dahası var; Osmanlının İtalyadaki sanatlara yakınlığı devrinde büyüdüğünden kardeşi Bayezidin aksine portresini de yaptıranlardan. Pinturicchionun ünlü kompozisyonunda Papalık sarayı mensupları arasında onun da yer aldığı görülür ve realist bir portredir. Trajik bir hayatı olduğu muhakkak. Ama onunla Osmanlıda Rönesans sanatına olan eğilim sona erdi ve Osmanlı kardeş kavgasından o günden beri çok korkar.
Cem Sultan 1459 doğumludur. Yetişmesinin, 15inci yüzyılın bütün şehzadeleri gibi bir doğu-batı sentezi olduğu açıktır ve tıpkı babası gibi cihanşumul bir bilgi merakı ve doğuya ve batıya karşı gururu olduğu anlaşılıyor. Savaşçıydı, kardeşi şehzade Bayezid ise Fatih devrinin bitmez tükenmez savaş politikalarına da medreseli veya mutasavvıf olsun geleneksel çevrelerin bir kenara itilmesine de karşıydı. Fatih, Bayezidi Amasyaya tayin etti. Amasya Anadoludaki Osmanlının mimarisi, hat sanatı, musikisi ve medrese kültürü ve felsefesiyle merkezi gibiydi.
11 yaşındaki Şehzade Korkutu bile oyunlarına alet ettiler
Şehzade Cem ise Karaman valisiydi. 1481in mayısında büyük hükümdar İtalyaya yönelik olduğuna şüphe olmayan, şaşırtmalı seferin ilk menzillerinden Gebze sahrasında muhtemelen zehirlenerek öldü. Karamanlı Mehmet Paşa başta olmak üzere vüzera ve ulema Amasyadaki Bayezid için karar vermişlerdi. Bununla birlikte Cem de kendisini tutan yeniçerilerin başında İstanbula yöneldi. İstanbulun kapıları Ceme ve taraftarlarına kapalıydı. Bayezidi taht bekliyordu. O yetişene kadar 11 yaşındaki oğlu şehzade Korkut taht naibi dahi ilan edildi. Görülmemiş bir kurnazlıktır. Âlim ve bilgili şehzade Korkut daha hayatının başında politik entrikalara alet edildi.
Nizam-ı alem, Bayezid-Cem kavgasını yaşadı, binlerce insan Bursa İnegölde kapıştı. Cem kazanmış ve Bursa hakimi olmuştu. Ne var ki Bayezid Cemin kendisini Rumeliye itmesini hiç kabul etmedi, savaş sürdü. Bursa Yenişehirdeki savaşı Cem kaybetti ve Mısıra doğru yöneldi.
Gelecek yılki savaş Konyadaydı. Gene kaybetti, Ankaraya çekildi. Mısıra dönüş yollarını Bayezid denetimi altına almıştı. Zavallı Ceme kalan, önce Malta şövalyelelerinin elinde olan Bodrum kalesine, arkadan karşıda Rodos Adasında şövalyelerin reisi büyük üstat Pierre dAubussona sığınmak oldu. Cem daha ilk anda kandırıldı. Sultan Bayezid şövalyelere yüklü bir rehin akçesi ödemeyi önermişti. Padişah Bayezid, Papa VIII. İnnocenta, onun ardından ahlaksız ve işini bilir papa Aleksandr Borgiayı düzgün ödemelerine devam etti.
Talihsiz adam zehirleme üstadı Papalık ustalarının kurbanı oldu
Bu bereketli rehin Fransa kralının da iştahını çekti ve Romayı tehdit edip Cemi aldı. Fransa, Cem sayesinde Akdeniz politikasına oynayacaktı. Roma bu bereketli adamı kaybediyordu, II. Bayezid ise tehlikeli ellere geçecek Cemin ortadan kaldırılmasına karar verdi. Romaya okkalı bir para ödendi. Her türlü zehrin ve ustaca zehirlemelerin üstadı olan Papalık ustaları talihsiz şehzadeyi zehirledi. Zehir etkisini geç gösterecekti. Nitekim şubat sonu 1495te VIII. Şarlın Napoliye tertiplediği seferde öldü. Zaten VIII. Şarl yaşayan bir ceset devralmıştı.
Sultan II. Bayezid yas ilan etti, şehzade şehzadeydi. Mumyalanmış naaşı bekletiliyordu, dört yıl içinde Osmanlı mülküne getirildi ve Bursaya defnedildi. Çocukları için aynı şey söylenmez. Onlar bağnaz muhitte vaftiz edildiler ve de vaftiz edilen torunların bir kısmı Kanuni Süleymanın Rodos kuşatmasında şövalyelerin yanındaydı. Kuşatma vira ile bittiği ve herkes kaleyi serbestçe terk ettiği halde şövalyeler Cemin soyuna yaptıkları son bir ihanetle onları padişahın eline bıraktılar. Tanassur eden Müslümanlar katledilir, öyle oldu.
Asırlar sonra dahi Avrupada kalan bir-iki torunun soyundan gelenleri, bugünün Osmanlı hanedanı Cem Sultanın torunları ve kuzen olarak tanıyor ama aralarına almayı kabul etmiyorlar. Cem Sultandan kalan Bursadaki türbe ve Topkapı Sarayındaki tılsımlı gömlek. Her şehzadeye koruyucu olarak hazırlanan bu pahalı gömleği giymesi hiç nasip olmamış.
Bu yazı 5,080 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
20 Kasım 2011
Ülkeyi ıslah eden padişah
-
13 Kasım 2011
Büyük savaşın bitişi
-
6 Kasım 2011
Padişaha bayramda at hediye edilirdi
-
30 Ekim 2011
Temel ilke: Eser yerinde ağırdır
-
23 Ekim 2011
Bizim emperyal prensesimiz
-
16 Ekim 2011
Bakü günleri
-
9 Ekim 2011
Türkiyenin anayasaları nasıl hazırlandı?
-
2 Ekim 2011
Gençler onu iyi izlemeli
-
25 Eylül 2011
Hiçbir zaman efsaneleşmedi
-
18 Eylül 2011
Bir asır sonra Trablusgarp Savaşı
-
11 Eylül 2011
Kamhi ailesine yapılan çirkinlik
-
4 Eylül 2011
Zamanın farkında olmak
-
28 Ağustos 2011
Ağustos ayı ve II. Dünya Savaşı
-
21 Ağustos 2011
Çokbilmişler ve İstanbulun kamusal binaları
-
14 Ağustos 2011
Hataydaki büyük görgüsüzlük
-
7 Ağustos 2011
Güney İtalya ve Osmanlılar
-
31 Temmuz 2011
Norveçteki caninin bize gösterdikleri
-
24 Temmuz 2011
Türk dostu Macaristan veliahtı
-
17 Temmuz 2011
Cem Sultanın trajik hayatı
-
10 Temmuz 2011
Kudüsün fethi
Yorumlar
+ Yorum Ekle