Prof. Dr. İlber Ortaylı
28 Ağustos 2011
Ağustos ayı ve II. Dünya Savaşı
Türklerin savaşları için çok önemli olan ağustos, II. Dünya Savaşı için de kritik bir aydır
İlginçtir ama tesadüf olmamalı; ağustos, tarihi yönlendiren savaşların ayıdır. 26 Ağustos 1071 Küçük Asyayı Türklere vatan olarak yazan bir başlangıçtı. 1526nın 26 Ağustosunda ise Türkler kudretli Macaristan krallığını Mohaçta ortadan kaldırdılar. Tarih umulmadık mecralara doğru gelişir; ondan beş sene evvel 1521de aynı günlerde Macarların elinden Belgrad kalesi alınmıştı. Kim derdi ki 400 sene sonra 1921in 23 Ağustosunda Türkler Sakarya kıyısında vatanın son kalesini savunarak Küçük Asyadaki hayatlarını, talih ve tarihlerini hazırlasınlar. Bir yıl sonra 26 Ağustosta ise işgal edilen vatanın kurtuluşu için nihai zafer süreci başlamıştı.
Türklerin tarihi için çok önemli olan ağustos zaferleri M.Ö. 55 yılında Avrupa medeniyet tarihi için çok önemli bir başka zafere daha şahit oldu. İ.Ö. 26 Ağustos 55te büyük Romalı komutan Julius Caesar Britanya adasına ayak bastı. Bu zaferle Britanyanın tarihi varlığı insanlığa takdim edilmiş demektir ve Julius Caesar nasıl Galya Savaşı adlı eseriyle Galyalıların ülkesinin mevcudiyetini ve tarihini insanlığa tanıtmışsa İngiltere için de bu süreç başladı ve Britanya bilse de bilmese de, istese de istemese de ebedi hayatına Latin kültürü ile devam edecekti.
Yüzyılımızı mahveden II. Dünya Savaşını herkes Eylül 1939 başında Nazi Almanyasının Danzig üzerinden Polonyaya saldırısı ile başladığını bilir. Oysa savaşın meşum yanı, bundan bir hafta önce 23 Ağustos günü Stalin ve Hitler arasındaki saldırmazlık paktının ilan edilmesiyle ortaya çıkmıştır. Bu pakt Sovyet dışişleri komiseri Molotov ve Nazi Almanyasının hariciye nazırı von Ribbentropun adıyla anılıyor. Siyasi tarihin bir müraîlik örneğidir.
Büyük sonuçlar, küçük dramlar
Evvela güya dünyayı komünizmden kurtaracak Nazilerin babası Hitler ve ilerici insanlığın en büyük öncüsü (!) denilen Stalinist Rusya, Polonyayı paylaşarak işe giriştiler. Antlaşmanın gizli paragraflarında Baltık ülkelerinin Sovyet işgaline açılması vardı. Üç Baltık cumhuriyeti ortadan kaldırıldı. Polonyanın elindeki Galiçya Ukraynası, Sovyet Ukraynasına bağlandı. Büyük neticelerin yanında küçük dramlar da vardır. Mesela Ukrayna Türkolojisinin büyük adamı Krimski bir müddet sonra hunharca katledildi. Polonyalılar gibi güya kurtarılan Batı Ukraynanın aydın ve bilginleri de ya kaçtılar ya da yok edildiler. Aslında bu muraî antlaşma savaşın başlangıcıdır ve ancak beş yıl sonra bir başka 23 Ağustos günü 1944te Amerikalıların Fransayı kurtarması ve General Leclercin komutasındaki bir öncü kuvvetin Parise girmesiyle savaşın nasıl biteceği anlaşılmıştır. Bu beş yıl boyunca Avrupa ve bütün dünya ağır bedel ödedi.
Ribbentrop- Molotov Paktının mürekkebi kurumadan Hitler Almanyası Barbarossa planını uygulamaya girişti. Haziran 1941de Brest şehrinde Sovyet topraklarına saldırdı. Savaş başlamıştı ve maalesef hızla Moskova ve Leningrad varoşlarına kadar ilerleyen Alman orduları ciddi bir mukavemetle karşılaşmadıkları için bu ilerleyişin adı yıldırım savaşı oldu.
Komutanlar savaştan önce saf dışı
Alman ordularının hak etmedikleri yıldırım savaşını başarma nedenlerinin başında Sovyetlerin hazırlıksızlığı geliyordu. Silah ve mühimmat yoktu. Askeri teknoloji düşmanın üstünlüğüne erişememişti ama en büyük noksan komuta kademelerindeydi. 1937den beri artan gerilim 1938de başta Mareşal Tuhaçevski olmak üzere nitelikli Sovyet komutanların hepsinin kitle halinde suçlanması ve imhasıyla tamamlanmıştı. O kadar ki
II. Cihan Harbinin ünlü komutanlarından Mareşal Konstantin Rokosovski bile savaş sırasında gönderildiği sürgünden alınarak orduların başına geçirilmişti; sürgündeki yerinden alınarak orduların başına geçirilmesi Kızıl Ordu için bir talihti.
Pek de yabana atılmayacak bir tez: Rusya savaşının başlama anında Hitlerin emriyle istihbarat şefi Amiral Kanaris güya Mareşal Tuhaçevskiye Stalinin üslubuyla kaleme alınmış bir plan sızdırmıştır. Bu, Tuhaçevski ve etrafındaki subayların imha planıdır. Bundan çok kısa bir zaman önce de Stalinin önüne güya Tuhaçevskinin ve arkadaşlarının darbe yazışmaları konmuştur. Bu gibi sahte evrakın Kanarisin Alman istihbaratı mı, yoksa Yejovun NKVDsi tarafından mı hazırlandığı elan tartışılır. Feci bir terör Rusyanın en iyi komutanlarını adeta Alman saldırısından evvel saf dışı etti.
Uzun, ıstıraplı, milyonlarca asker ve sivilin imha edildiği Rusya savaşı mutlaka Almanyanın bir ana unsur olarak beşer tarihindeki yerinin yıkılmasına neden oldu. Rusya daha uzun yıllar başka bir mecrada ilerleyecektir. Ama savaşın yeni bir Sovyet dünyası yarattığı da gerçektir.
Barış ve esenlik bizlerle olsun. Okuyucularımın
uzun bayram tatillerini sağlıkla geçirmelerini
temenni ederim.
Bu yazı 5,595 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
20 Kasım 2011
Ülkeyi ıslah eden padişah
-
13 Kasım 2011
Büyük savaşın bitişi
-
6 Kasım 2011
Padişaha bayramda at hediye edilirdi
-
30 Ekim 2011
Temel ilke: Eser yerinde ağırdır
-
23 Ekim 2011
Bizim emperyal prensesimiz
-
16 Ekim 2011
Bakü günleri
-
9 Ekim 2011
Türkiyenin anayasaları nasıl hazırlandı?
-
2 Ekim 2011
Gençler onu iyi izlemeli
-
25 Eylül 2011
Hiçbir zaman efsaneleşmedi
-
18 Eylül 2011
Bir asır sonra Trablusgarp Savaşı
-
11 Eylül 2011
Kamhi ailesine yapılan çirkinlik
-
4 Eylül 2011
Zamanın farkında olmak
-
28 Ağustos 2011
Ağustos ayı ve II. Dünya Savaşı
-
21 Ağustos 2011
Çokbilmişler ve İstanbulun kamusal binaları
-
14 Ağustos 2011
Hataydaki büyük görgüsüzlük
-
7 Ağustos 2011
Güney İtalya ve Osmanlılar
-
31 Temmuz 2011
Norveçteki caninin bize gösterdikleri
-
24 Temmuz 2011
Türk dostu Macaristan veliahtı
-
17 Temmuz 2011
Cem Sultanın trajik hayatı
-
10 Temmuz 2011
Kudüsün fethi
Yorumlar
+ Yorum Ekle